12/27/20

Haklarını Biliyormusun Tüketici

   Haklarını Biliyormusun Tüketici

Tüketici çıkarlarının savunucusu olarak hareket ederek, tüketicileri korumak, haklarını bilgilendirmek, eğitmek amaçlı tüketici refahını artırmaya ve tüketicileri kendilerini korumaları için güçlendirmeye kararlı yeni bir dernek, Tüketici Diyaloğu Merkezi (TÜDİYAD) kuruldu.




Yönetim Kurulu Başkanlık görevini, Avrupa Ekonomi Senatosu Türkiye-Ortadoğu Başkan Yardımcısı, Alipour Group Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Musa Karademir’in üstlendiği Tüketici Diyaloğu Merkezi (TÜDİYAD) adil bir pazarda güvenli ve sürdürülebilir tüketime yönelik tüketiciyi iyileştirme çabasında güvenilir ses olarak faliyetlerini sürdürecekdir. 

Kurucuları, kendi alanlarında yetkin ve uzman kişilerin gönüllü olarak oluşturduğu,  “Geçmişin Birikimi, Geleceğin Güveni” sloganıyla sivil toplum hayatına katılan TÜDİYAD, sivil toplum kuruluşu bir formda, kar amacı gütmeyen bir yapıda olup, tüketicilere yönelik iletişim yoluyla özel sektör, medya ve hükümet gibi diğer paydaşlarla ağ kurarak diyaloğ sağlıyacakdır.

Sürdürülebilir tüketim kavramını dikkate alarak tüketici çıkarları odaklı olarak adaleti desteklemek faaliyetleriyle, işlevleri proaktif, yapıcı ve azimle yerine getirmek niyetinde olan TÜDİYAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Musa Karademir, dernek hakkında “Sivil toplum kuruluşlarının, politika üretmeye katkı sağlaması önemlidir. Evrensel tüketici haklarının korunmasında, geliştirilmesinde ve güçlendirilmesinde, kurucular kurulu olarak, üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmek için çaba harcayacağız. Biz, şeffaflığı, hesap verebilirliği, kaliteyi, mükemmelliği, iyi yönetişim odaklılığını, sürdürülebilirliği, öz değerler olarak görmekteyiz. Şeffaflık ve hesap verebilirlik günümüz dünyasında çok önemlidir.  Şeffaflık; var olan bir bilginin açık toplum anlayışı kapsamında, kamuoyu ile paylaşılmasıdır.  Hesap verebilirlik de şeffaflığın tamamlayıcı olan bir kavramdır.Şeffaf kurumlar, kamuoyunun bilgi edinme özgürlüğüne açıkça cevap verebilen yapılardır. Yasal bir zorunluluk olmamakla beraber, kamuoyunu bilgilendirmeyi, toplumumuzun geleceği için yaptığımız faaliyetlerimizi ve finansal gelir-giderlerimizi “kamuoyuna” sunmanın, sosyal ve toplumsal bir görev olduğunun bilincindeyiz. Ayrıca, diğer paydaş ve bileşenler olan dernekler, federasyonlar ve konfederasyonlarla da sıkı işbirliği içinde olacağız. Avrupa Birliği ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla sürekli iletişim kuracağız. Başta AB fonları olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışı diğer hibe ve fonlardan yararlanarak, farklı projeler üreteceğiz. En önemli projelerimizden biri de“Birey-Toplum Stratejik Haklar Merkezi-TOHMER” olacaktır. TOHMER ile güçlü ve farkındalık yaratacak olan bir “tüketici ekosistemi” oluşturmayı hedefliyoruz. Bu ekosistem de tüketime konu olan evrensel tüm konular olacaktır ve tüketici haklarının korunmasında çalışan diğer tüm STK’lar, üniversiteler, sendikalar, barolar, dürüst üreticiler bir arada, etkin işbirliği ve güç birliği içerisinde hareket edecektir. Toplumu kucaklayan, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan, önceliği birey olan bir sivil toplum kuruluşu olarak, sorun-çözüm odağıyla hareket etmeyi hedeflemekteyiz.” Şeklinde dernek faliyetlerini özetledi 




Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bengü Bilik  de yaptığı açıklamasında “Tüketici haklarının korunması, geliştirilmesi ve tüketicilerin kendilerini koruyabilmeleri için gerekli bilinç düzeyini oluşturmayı amaçlıyoruz. Ayrıca rekabet hukuku alanında ve rekabetin korunması ve tüketici lehine oluşan haksız rekabetin giderilmesi için gerekli çalışmaları yapacağız. Tüketici haklarının birey ve toplumun genel haklarının korunması konusunda da mücadele edeceğiz.”dedi

Kişisel verilerin gizliliğini koruyarak temel değerler şemsiyesi altında tüketici uyuşmazlıklarının önlenmesi ve arabuluculuk yapılması, tüketicilerin kültür ve haklarını öğrenmek ve kendilerine yardımcı olma yeteneklerini geliştirmek için gençler, yaşlılar ve yeni göçmenler dahil olmak üzere toplumun çeşitli katmanlarına yönelik eğitim programları, söyleşiler, sergiler, eğitimler ve atölyeler düzenli aralıklarla gerçekleşecekdir.

Tüketicinin sesini ve ağını temsil etmek, insan haklarına saygı talebi, doğası gereği ahlaki değerlere dayanır. İnsanlık onuru için çok önemlidir. İnsan hakları olmadan insan potansiyeli tam olarak gerçekleştirilemez. İnsan hakları basitçe bu anlayışı bireysel seviyeden kitkesel topluma aktarır. 

İnsan hakları kavramının temelini oluşturan iki temel değer vardır: birincisi insan onuru ve ikincisi eşitliktir.  Bu anlayış evrensel olarak kabul edilmektedir. Uluslararası toplum, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kabul ederek insan haklarını korumaya olan sarsılmaz bağlılığını çoktan ilan etti. Stratejik haklar, ihtiyaç duyulan insan hakları konularında toplumun eğitilmesine yardımcı olur.  

Saygın tüketicinin koruyucu örgütü olan TÜDİYAD dernek, bağımsız ulusal, kar amacı gütmeyen, gönüllülük temelli bir kuruluştur. Güvenlik hakkı, Dinlenme hakkı, tazminat hakkı, Tüketici eğitimi hakkı, Sağlıklı bir çevre hakkı vs.gibi daha bir çok haklar konusunda öncelikli ele alacağı stratejik konularda çalışmalarını sürdürecekdir. 

TÜDİYAD Kurucular Kurulu

Musa Karademir (Yönetim Kurulu Başkanı), Bengü Bilik (Yönetim Kurulu Başkan Yrd.), Yılmaz Parlar (Yönetim Kurulu Başkan Yrd.), Işıner Güngör (Genel Sekreter, Halis Yılmaz (Kurucu Üye),Burhan Otçu (Kurucu Üye), Serpil Sabaz (Kurucu Üye), Nilgün Cengiz (Kurucu Üye), Dilek Türkmen (Kurucu Üye), Erinç Aşıcıoğlu (Kurucu Üye)


yilmazparlar@yahoo.com

12/23/20

HALAL EXPO 2020

  HALAL EXPO 2020

Dünya İslam Ekonomisinin büyümesinin hedeflendiği, 2023 yılında 3,007 trilyon dolara çıkması beklenen İslam ekonomisi pazar büyüklüğünün oyuncularını ve yatırımcılarını 6. kez bir araya getirmek için Dünya Helal Zirvesi, start aldı. 




Discover Events organizatörlüğünde geçtiğimiz yıllarda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Dünya Helal Zirvesi, E-Halal Expo 2020, 21 Aralık 2020 pazartesi günü Pullman Istanbul Hotel&Convention Center’da, online uluslararası katılımlar ile hibrit olarak gerçekleşen zirve 23 aralık 2020 tarihine kadar panellerle devam edecek.

Pandemi sebebiyle online gerçekleşen Halal Expo 2020, teması, “Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal.” fuarda geniş bir platform sunuldu.

Yiyecek ve içecek, kozmetik, HORECA, eczacılık ve sağlık, turizm ve sağlık turizmi, finans, medya, tekstil ve muhafazakâr giyim ile teknoloji firmalarının katılımcı olduğu www.e-halalexpo.com adresi üzerinden gerçekleşti.




İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) ana paydaşlığında; "Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal" başlığı altında bu sene 6’ncısı düzenlenen Dünya Helal Zirvesinde, Dünya Helal Konseyi  Başkan Yardımcısı Emre Ete, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, (online) Helal Akreditasyon Kurumu Başkanı Zafer Soylu, (online) Afganistan İslam Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Bakanı Nisar Ahmad Faizi Ghoryani, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü Genel Sekreteri İhsan Övüt'ün açılış konuşmalarını paneller takip etdi.




WhatsApp, Zoom ,Google Meet gibi çeşitli etkileşim seçeneklerine de açık olan, Helal Fuarı için Discover Events Yönetim Kurulu Başkanı ve WHS Konsey Başkanı Yunus Ete, “Pandemi sebebi ile ticaret yapma şeklimizi yeniledik ve geliştirdik. Bu amaçla her yıl Helal Zirvesi ile birlikte düzenlediğimiz Helal Expo, bu yıl özel olarak geliştirilen sanal platformumuzda gerçekleşiyor. Ana fuar alanı, fuar salonları, 360 derece gezilebilen gerçekçi stantlar, network ve konferans alanlarını içeren E-Halal Expo, sağlık, sağlıklı yaşam ve beslenmenin önem kazandığı günümüzde helal gıda, ürün ve hizmetlere ulaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterecek.



Sadece Müslümanların değil Gayrimüslimlerin de sağlıklı ve güvenilir gıdalara ulaşma adına tercih ettiği helal sertifikalı ürün ve hizmetlerin sektör oyuncuları ve yatırımcıları, 2,107 trilyon Dolarlık helal pazarını büyütmek için E-Halal Expo’da bir araya gelecek" dedi.

WHS Konsey Başkanı Yunus Ete, dünya nüfusunun yüzde 24’ünü oluşturan 1 milyar 800 milyon Müslümanların, 2,107 trilyon dolar olan (Dünya İslam Ekonomisi 2018-2019 verilerine göre) İslam ekonomisi pazar büyüklüğünün 2023 yılında 3,007 trilyon dolara çıkmasının beklendiğini de belirtti. Pazarda 2,438 milyar Dolarlık payı İslami finans, 1,303 milyar dolarlık payı helal gıda, 177 milyar dolarlık payı helal turizm alırken, muhafazakâr moda 270 milyar dolar, helal medya 209 milyar dolar, helal tıp 87 milyar dolar, helal kozmetik ise 61 milyar dolarlık paya sahip olduğu bilgileri paylaştı.

Dünya Helal Zirvesi, 6’ncı yılında 15 ülkeden 60 konuşmacıyı, helal gıda, kozmetik, turizm, ilaç, muhafazakâr giyim, İslami finans ve İslami yaşam gibi alanlarda konferanslar vermek üzere ağırladı.

"Herkes için Helal: Üretimden Tüketime Her Yönüyle Helal" başlığı altında düzenlenen, E-Halal Expo 2020 ile eş zamanlı gerçekleşecek olan 6. Dünya Helal Zirvesi ’nin oturumlarında “Helal Pazarı ve Helal Kalite Altyapısı”, “Helal Standardizasyonda Yeni Zorluklar ve Fırsatlar”, “Uygunluk Değerlendirmesine İlişkin İİT/SMIIC Standartları” konuları ele alındı. 

TSE Genel Sekreter Yardımcısı İlhami Aktürk “Helal Belgelendirmenin Önemi” konulu konuşmasında; “Helalde belgelendirme terimi ‘uygunluk’ değerlendirmesini de kapsıyor. Türkiye’de helal standartları olarak SMIIC’inkiler geçerlidir. Biz Türkiye ve TSE olarak onu kabul ettik. Almanya’da karşımıza bir madde çıkıyor ‘ticaretin yüzde 80’i teknik mevzuatlar ve standartlardan etkileniyor’ diye. Bundan dolayı teknik düzenlemeler ve standartlar ticaret açısından büyük önem arz ediyor. Örneğin ticaret yapıyorsunuz, elma satıyorsunuz ama elmanın 100 çeşidi var. İşte bu noktada herkesin aynı elmayı anladığı ve onu kast edecek şekilde bir tanımlama yapmamız gerekiyor. Burada bir tanım belgesi olması gerekiyor ki bu belge, teknik bir sözleşme mevzuatı da olabilir veya o elmayı tanımlayan konsensusa dayalı bir belge de! Ki işte buna standart diyoruz” dedi. 



SMIIC adına Gıda Mühendisi Çağrı Cankurtaran,  “SMIIC’de standartları belirlediğimiz uzmanlarımız var üye ülkelerden. SMIIC Uygunluk Değerlendirme Standartları Komitesi (SMIIC CCA)’nin uygunluk değerlendirmesi, test, denetim, değerlendirme, denetleme, muayene, deklarasyon, sertifikasyon, akreditasyon, akran değerlendirmesi, olay ve validasyon süreçlerini içeriyor. Helal sektöründe piyasanın çoğu sertifikasyona odaklanmış durumda.  Ancak test, denetleme, sertifikasyon ve kalibrasyon da önemli fonksiyonlar. Sertifikasyon ve kalibrasyonda yeni standartlar yapıyoruz. Üreticilerden hizmet sağlayıcılara kadar her aşamada SMIIC standartlarını geliştiriyoruz. Helalden bahsediyorsak insan kaynakları, yani bireylerin yetkinliği oldukça önemli. Helal denetleyici, uzman veya değerlendirmeciler burada temel gruplar. Laboratuvarların yetkinliği, tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili standartlar da öne çıkıyor. Helal denince yeni test metotları ve başka konular da öne çıkıyor. Laboratuvarların profesyonel çalışmaları da helal raporu için sertifikasyon kurumlarının daha fazla test yapmalarını teşvik ediyor. SMIIC’in ana fikri standart oluşturmak. Yeni bir helal denetleme önerisi var. Bu konuda bir çalışma grubu oluşturduk ve bu grup yakın bir zamanda faaliyete geçecek. İSO 17020 çerçevesinde çalışacak bu grup. Bir buçuk yıl içerisinde standart geliştireceğimizi umuyoruz” dedi. 

SMIIC Türkiye Dr. Mohammed Ali Alsheikh Wace, “OIC/SMIIC 24:2020 Standardı, Helal Gıda Katkı Maddeleri ve Diğer Eklenen Kimyasallar hakkında Genel Gereklilikler”denbilgiler verdi. SMIIC’in son standardı SMIIC 24’ü, helal gıdaya eklenen kimyasallarla ilgili belgeleri anlatan Wace, “Evde yemek yapmaya çalışanlar pazardaki ürünleri kıyasladıkları zaman bazen hayal kırıklığına uğruyorlar. Örneğin biri ev yapımı, diğeri fabrikada yapılmış fıstıklı bir ürün… Birisi kalite açısından farklı, hızlı bozuluyor. Gıda katkıları evde yapılanla aynı kaliteyi veriyor; hatta bazen marketten aldığınızın daha iyi bir sunumu, görüntüsü oluyor. Son kullanım tarihini de uzatıyorlar. Gıda katkılarının içinde çok fazla kimyasal vardır. Bunu sektörden çıkartıp uzaklaştıramayız. Bu durumun hem avantaj, hem dezavantajları var. Gıdayı bu şekilde üretebildiğimiz için daha fazla insana sunabiliyoruz ama bu noktada akla helal durumu ve güvenlik soruları geliyor. Diğer bir soru SMIIC 1; gıda katkıları, hayvan besinleri için neden farklı standartlar var? Bir standart genel olunca onun spesifik hale getirilmesi, açıklanması için yeni bir standarda daha ihtiyaç duyuluyor. Her teknik detay için bir SMIIC standardı geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak yeni standartlar oluşturmak için bir kuralımız var; SMIIC 1 ile çelişmemek! Gıdamıza binlerce katkı maddesi ekleniyor. Sadece tatlandırma için 7 binden fazla kimyasal var. Gıda katkıları 600 civarında. Örneğin bir süt fabrikasını ele alalım. Çocukların vitamine yeterli miktarda ulaşması için Türkiye mevzuatında D vitamini eklenmesi devlet tarafından zorunlu kılınıyor. Bu durum da hellalik konusunda, emülgatör ile beraber diğer sorunları getiriyor. SMIIC 24’te gıda katkı maddeleri ile ilgili şartlar nelerdir, şüpheli, dolaylı gıda katkıları ve işleme yardımcı olanlar; bunları halledeceğiz. Çok fazla fonkiyonel sınıf var; 600 gıda katkı maddesi, emülgatörler, katılaştırıcılar, tatlandırıcılar, tüm gıda katkı maddelerine kodekste yer veriliyor. Buradaki helal statüsünü, ‘helal olmayan’ ve ‘şüpheli’ maddeler, içerikler açısından SMIIC olarak dile getiriyoruz.”şeklinde açıklamalarda bulundu.

yilmazparlar@yahoo.com

12/09/20

Ordu Turizme Yöneldi


Pandemi sürecinde yeni bir hamleye hazırlanan Ordu, Etkili şehir pazarlama stratejileri yapıyor.

Ekonomide Uluslararası arenaya çıkmanın yolu turizmdir. Turizm, ekonominin önemli bir parçasıdır. Buda, ekonomik kalkınma arasında anlamlı bir bağ olan kültürel sermaye birikimi ile mümkündür.



Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneğin (YAPDER) düzenlediği, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler’in de katıldığı online toplantıda, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin, NRW.Global Business Turkey Genel Müdürü Adem Akaya, birçok sektörde, Ordu’lu girişimcilerin  Almanya pazarına açılması için, bilgiler verdi. 

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğü üstlendiği zoom toplantıda; Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler Ordu şehrin farklı yönlerini dile getirdi. NRW.Global Business Turkey Genel Müdürü Adem Akkaya Almanya Ruhr Havzasının imkanlarını sıraladı. 

Ancak Almanya Ruhr Havzasının yanı sıra, Fransa (Metz ve Lens bölgeleri), İngiltere (Glasgow, Liverpool, Londra), İspanya (Bilbao) gibi gelişmiş ülkeler işsizliğin arttığı, sosyal katılımın azaldığı bölgelerde kültür ve sanatsal yatırımlarla kentsel canlanma yaratdılar. Yani Kültürel sermaye ile gerçekleştirdiler. “Gayrimenkul odaklı kalkınma projeleri” yerine “Kültür odaklı kentsel gelişim projelerine” öncelik verdiler 



Kültürel sermaye birikiminin sosyal refahı arttırıcı etkisi olduğu kadar ekonomi için istihdam ve gelir arttırıcı etkisi de vardır. Kültürel yatırımlar, çoğaltan etkisi ile ekonomideki diğer sektörler ile etkileşimde bulunurlar.

Nedir Kültürel sermaye,  toplumdaki bireylerin sahip olduğu bilgi, beceri, deneyim, sanat, bilim, eğitim, iş yapma biçimi, gelenek ve görenekler, inanç, ahlak gibi toplumun sosyal yapısına ve genel ekonomideki üretim ve tüketim biçimine yön veren değerlerin toplamı o toplumdaki kültürel sermayeyi oluşturur. 

Kültürel sermaye eğitim, kültürel miras ve yaratıcılıktan beslenir. Kültürel sermaye tek başına kalkınmak için yeterli değildir ancak sahip olunan fiziki ve beşeri sermayenin daha akılcı ve verimli kullanılmasına olanak vererek ekonomide katma değer yaratır. 

Turizm için zor zamanlar ancak, Turizm trafiğin geri döneceğini muhakkak. 

Büyütülmeyen, işlenmeyen, değişimlere göre motive edilmeyen planların statikleşerek fayda sağlamıyacağı göz önünde tutulduğunda; Başda Başkan Hilmi Güler olmak üzere Ordu Belediye Başkanlığın ve Başkanı Servet Şahin olan Ticaret - Sanayi Odasının, Etkili şehir pazarlama stratejilerini son derece olumlu buluyoruz.

Global krizin etkileri sürerken büyümeye istekli iş tecrübesi, mesleki bilgi birikimi, ufku görüş üstünlükleri ile vizyonu örnekleyen konuşmacılar, Zoom Toplantıda, önemli bilgiler aktardılar

Küçük şehirler ve kırsal toplulukların ekonomilerini güçlendirme hedefi gibi, Ordu, daha iyi yaşam kalitesi sağlamanın ve yerel varlıklar üzerine inşa etmenin yollarını arıyor. 

Yerel düşünce yapısını,  küresel koşullara göre şekilendirip gereksinmelere uyarlanan yapı, ürünlerin küresel müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde oluşturma, markalaşmak için önemli bir adımdır.

Dünya’daki örnekleri sayısız olan ürün ile marklaşan şehirler gibi, Ordu ilinin kanımızca, fındık gibi benzersiz farklı bir ürünü var. Buradan yola çıkarak fark yaratma kabiliyeti ile fırsat yaratabilir. Farklı karnaval havasındaki festivaller, fuarlar, sempozyum-zirve düzenleyerek Uluslararasında isim duyurabilir.

Başkan Hilmi Güler’in Romanya örneği, sosyal tıbbın öncüsü olarak kabul edilen Ana Aslan sağlık merkeziyle tanınan tüm dünya tarafından kabul gören kozmetik ürünleri gibi fındık ve türev ürünler tüm dünya pazarında yer alabilir.

Turizm öncelikle Geleneksel klasik turizmle gelişir. Alternatif turizm, pasta payını çoğalatmak içindir.



Toplantıda yine Başkan Güler’in sözünü etdiği, Ordu’nun doğal tabiat varlıkları şelale, yaylalar, deniz kum vs. Akıllı büyüme stratejilerinde, kendine özgü kırsal karakterleri korumak ekoturizm büyüme ve gelişme hedeflerine ulaşmaya yardımcı olabilir.

Kırsal peyzajı koruyan politikalar, açık alanı korumaya, hava ve su kalitesini korumaya, rekreasyon alanları sağlamaya ve yerel ekonomiye yatırım getiren turistik yerler yaratmaya yardımcı olur.

Yürümeyi, bisiklete binmeyi ve toplu taşımayı destekleyen politikalar, insanların parasından tasarruf ederken araçlardan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmaya yardımcı olur

Temel (tuvalet olanaklarıyla) tamamlanmış  ücretsiz bir kamp yeri sağlayarak, karavan turizm ile konaklama yetersiziği yatak sayısın azlığını hissetdirmeden yapılabilir. 

Sağlık, termal ve iş turizmiyle otel yönetimi gibi alanlarda Türkiye’nin büyük bir deneyimi var. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre,  Rusya, Almanya, Bulgaristan, İngiltere Gürcistan en fazla turist gönderen ülkeler. Göz ününde tutulması gereken SWOT analizi buna göre yapılmalı.

Yerel ekonomi, turizm  ne olursa olsun tüm çabalar mobil olarak düşünülmeli, mobil bir zihniyetle yapılmalıdır. Herkes her faliyeti mobil cihazda aradığında bulubilmelidir.

Zamanı yakalıyamamak ıskalamak telafisi çok zor olan boşluk bırakıyor. O nedenle, Ordu şehrinin benzersiz niteliklerine ve artı noktalarına dikkat çekerek, tüm kabiliyetlerin farkında olup bilinçli bir şekilde istifade edeceğine, rakiplerden koparak başarı faktörlerini uygulayacağına inanıyoruz.   

yilmazparlar@yahoo.com

12/02/20

Yemediğini Yedirme

.

.

.

Yemediğini Yedirme

Ekonomi Gazeteciler Derneği, Güvenilir Ürün Platformu, Yapder ve pek çok Dernek Başkanı Celal Toprak Güvenilir Ürün Platformunda moderatörlük görevi üstlendiği panelde, gıda sektörüne, gıda üreticilerine sağlıklı olması gereken  ürünlere atıf yaparak “Yemediğini-Yedirme” Ailenin kendinin yemediği gıda ürünü tüketiciye yedirme” dedi.

CNR Fuar merkezinde 25-28 Kasım 2020 tarihlerinde düzenlenen Gıda -İçecek Ürünleri ve Ambalaj Fuarında, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu (GÜP) tarafından gerçekleştirilen “Pandemide Markalaşma ve Pazarlama Stratejileri” panelinde, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatör, Ceylanpınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ceylan, Dinçer Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Dinçer, Seydioğlu Genel Müdürü Mehmet Göksu Panelist olarak yer aldılar.

Herzamanki gibi Celal Toprak’ın hiperaktif moderatörük yaptığı fevkalade akıcı geçen ve ilgi odağı olan panelde kırık gıda sistemine olan güveni yeniden inşa etmenin ilk adımları olarak gıda endüstrisine düşen konular açıklandı.  

Daha şeffaf bir tedarik zincirine acil ihtiyaç olduğu kabul edilen ürünleri tüketen günümüzün bağlantılı müşterisi, raflardaki ürünlerle ilgili her şeyi öğrenebilmeyi bekliyor - içinde ne var, nerede üretiliyor ? ve diyetleriyle ilgili bilinçli seçimler yapmalarına nasıl yardımcı oluyor? Ürünlerindeki bileşenler nereden geliyor? 

Tüketiciler, yiyeceklerinin nasıl üretildiğini ve bunun insanlar ve çevre üzerindeki etkisini bilme hakkına sahiptir. Yiyeceklerimizdeki birçok içerik dünyanın en fakir ve en gıda güvencesi olmayan insanları tarafından yetiştirilmektedir. Karşılaştığımız en acımasız ironilerden biridir.

Övgüyü hak eden şirketler içeriklerinin hangi koşullar altında üretildiğini bilmiyorlarsa nasıl anlamlı politikalar oluşturabilirler? Tüketici, şirketlerin bileşenlerini nereden temin ettiğini bilmiyorsa, o zaman şirketleri taahhütlerinden sorumlu tutabilir miyiz?

Gıda üreticileri, bilme ve gösterme konusunda daha proaktif hale gelmelidir.  Hükümetlerin gıda şirketlerinden sağlam çevresel, sosyal ve yönetişim açıklamaları talep etmesi gerekir ve yatırımcılar bu bilgilere göre hareket etmelidir.   

Panelde konuşmacıların ifade etdikleri gibi; Sürdürülebilirlik başarılı bir marka oluşturmak, kurumsal sosyal sorumluluk bir halkla ilişkiler aracından daha da fazlasıdır. Günümüz tüketicileri, marka stratejisi için vazgeçilmez kılan sürdürülebilir iş uygulamalarına sahip şirketler arıyor.



Artık şirketlerin yüksek kaliteli ürünler üretmesi veya satması yeterli değil. Günümüz markaları, dünyayı daha iyi bir yer haline getirme çabalarıyla giderek daha fazla ölçülüyor. İnsanların sosyal ve çevresel değişim kurumsal sosyal sorumluluğu temel iş stratejilerinin bir parçası yapan şirketlerin, bu tür planları olmayan kuruluşlara göre daha fazla alanda daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. 

İnsanları ve toplulukları olumlu etkilemenin yanı sıra, bu girişimler doğrudan marka farklılaşması, müşteri sadakati ve çalışan bağlılığı ile ilişkilendiriliyor. Şirketlere Dünyayı etkisi altına alan Pandemi sürecini yaşadığımız ekonomik kriz durumunda, şüphe duyan çalışanların önemli sorunlara katkıda bulunmalarına yardımcı olan bir şirkete daha sadık kalacaklarını işletmeyi olumlu sosyal etki için bir güç olarak görüyor.


Panelde misyon ve amaçlarını sürdürülebilir değerlerle bütünleştiren ve çevresel ve sosyal hedefleri işleriyle bağlantılı şekillerde destekleyen, markalaşan sürdürülebilir ürünlerini ve uygulamalarını başarılı bir şekilde anlatan geçmişi 50-60 yıla dayanan panelistlerin firmaları potansiyel bir pazardan pay almaya hak etdikleri gibi, tedarikçilerindeki ve üreticilerindeki çalışma koşulları konusunda şeffaf olmalarını ve küresel tedarik zinciri ağlarında çalışma koşullarında, çevre sağlığı ve güvenliğinde insan hakları uyumluluğunu dile getirdiler. 

İtibar ölçümlerine uygun marka itibarlarını şekillendirebilecek tüm faktörlerin olmazsa olmaz koşulları anlatan panelistler.   tüketicilerin, benzersiz beslenme ve kişisel sağlık hedeflerine daha agresif bir şekilde ulaşmalarına yardımcı olacak özelleştirilebilir yiyecekler, içecekler ve diyet çözümleri aradıkların bilincinde olduklarını bu şekilde varlık gösterdiklerini vurguladılar.



Moderatör Celal Toprak sağlıksız yiyecek ve içecek ürünlerinin satış ve pazarlamasının hangi koşullar altında sorumsuz olduğunu ahlak kavramından yola çıkarak, firmaların hem piyasa hem de piyasa dışı çevrelerde insanların özerkliğine saygı gösterme ve zarar vermeme ilkesine bağlı kalma görevleri olduğunu savundu 

Gayretli çalışmaları sonucunda oluşturulan panelde Güvenilir Ürün Platformu (GÜP) yönetim kurul üyesi Elif Aşlamacı Gıda ürünün önemine dikkat çekerek sağlıklı ürün için derneklerinin çalışma misyonunu vurguladı.

Gerçekdende kanımızca Koronavirüsün katlanarak yayılması, markaların pazarlama stratejilerini neredeyse tamamen hareket halindeyken değiştirmek zorunda kalmasına neden olması, markaların bu salgının ortasında benimsemesi gereken yaratıcı pazarlama stratejisine ihtiyaç duyulmasıdır.



COVID-19 salgının, dünyaya yayılmasını kontrol etmek ve eğriyi düzleştirmek için daha katı önlemler almaya zorladı. Bu tür sıkıntılı zamanlarda, markaların hedef kitleleri ile ilettikleri anlatının mantıklı olmasını sağlama sorumluluğu vardır ve bu da pazarlamacılar için zorluk teşkil etmektedir. Pazarlama kampanyalarını değiştirmek ve pazarlamaya tamamen yeni bir yaklaşım benimsemek zorundalar. Markaların empati kurması gerekse de küresel krize karşı tarafsız bir duruş sergilemeleri gerekiyor.

Hedef kitleleri üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak doğru mesajı yaymak markaların sosyal sorumluluğudur. Birçok marka bunu sosyal mesafeyi ve diğer güvenlik önlemlerini teşvik eden iyi düşünülmüş kampanyalar yoluyla ve diğerleri bağışlar sunarak gerçekleştirdi. Etkileşimi Artırmak için Sosyal Medyayı Kullandı. Ruh sağlığına öncelik veren mesajı yaymak için Influencer pazarlamayı kullanarak sağlık korumasına destek verdi.

COVID-19 için pazarlama kampanyaları ve mesajlar hazırlarken, satışlarını sürdürmek, hedef kitleye değer katmak çok önemli. COVID-19 Pandemi, "dijitale geçme" hızımızı hızlandırdı ve birçok çevrimiçi sektöre yeni bir güç verdi. 

Daha önce  Zoom'a hiç bu kadar bağımlı olmamıştık, bu da dijital pazarlamacılar olarak teknolojiye olan bu yeni güveni kendi yararımıza kullanan kararlar almak istediğimiz anlamına geliyor. Pazarlama planı içinde yeni stratejileri gerektiriyor.

Panel katılımcıların soru ve katkılarından sonra destek verenlere sertifika verilerek devam etdi. Toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.


yilmazparlar@yahoo.com