3/11/23

2023 MART -İTO Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  2023 MART -İTO Meclis Toplantısı


Afetlere Karşı En Hazırlıklı Ülke Olmalıyız.


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 2023 Mart ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Afetlere karşı en hazırlıklı, afetler sonrasında da en hızlı ve etkili tepki verebilen ülke olmalıyız.” dedi



İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Bunun için de eğitimimizi, mevzuatımızı ve bürokratik yapımızı yeniden kurgulamamız gerekiyor. Kanuna rağmen, fiili durum oluşmasına asla müsaade etmemeliyiz.”sözlerin altını çizdi.


İTO’nun Mart 2023 ayı Meclis toplantısının güncelini şubat ayı toplantısı gibi yaşadığımız deprem felaketi oluşturdu. Odak noktasını İTO olarak üzerlerine düşeni, deprem bölgesine yaptıkları ve yapacaklarıydı. 



Meclis Başkanı Dr.Erhan Erken özetle  “İş dünyası olarak bizler de ekonomik hayatın bir an önce normalleşmesi için elimizden geleni yapmak zorundayız. Bu 11 ilde GSYİH Takriben % 17 bir noktaya sahip. Bu önemli bir olay. Türkiye'deki ihracatın % 8.5 gerçekleştiriyor bu şehirler, tarım alanları içindeki payları % 20 ‘e yakın. Bölge nüfusu 13.5 milyon diye ifade ediliyor” gibi bilglerle oradaki insanların bölgeyi terk etmemesi için, ekonominin şartlarını bir an evvel çevirmeye başlanmasını, belli desteklerin verilmesi gerektiğini dile getirdi. 


Orada yeni bir hayatın inşa edilmesinde hepimize çok iş düşüyor


Meclis Başkanı Erken, “Yani hem insanların derdine çareleri hem de motivasyonunu devam ettirmemiz lazım. Tabii bu arada bir husus daha var. Insanların tabii ihtiyaçlarının giderilmesiyle birlikte bölgedeki insanlarımızın, özellikle çocuklarımızın da dahil, gençlerimizin de dahil olmak üzere Kültürel hayat, eğitim, bunlar üzerinde de durmak gerekiyor.” İfadeleriyle her konuda zarar gören yurtdaşlarımıza birlik beraberlik içinde üzerimize düşeni yapmalız diyerek İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’i konuşması için kürsüye davet etdi.





Sanayi ve Ticaret Belli Merkezlerde Sıkışmaması Gerek


İTO Bakanı Şekib Avdagiç, “İTO'nun üyeleriyle birlikte bölgeye şu ana kadar yaptığı yardım miktarı 220 milyon liraya ulaştı. İTO’nun Deprem Koordinasyon Merkezi’nden bölgeye 108 tır ve 8 uçakla yardımların gönderildi.” gibi yapılan yardımların bir kısmını paylaştı.



Avdagiç “Sanayi ve ticaretin belli merkezlerde sıkışmaması gerektiğidir. Belirli bölgelerde yoğunlaşan sanayi ve ticaret, hem bölgeler arası kalkınma ve refah seviyesini olumsuz etkiliyor hem de ekonomik ve sosyal riskleri artırıyor.” Görüşleri ile birlikde, bölgede üretimin canlandırılması önemine vurgu yaptı.



Avdagiç lojistik faktörlerin öne çıkmasına karşı, “Ülkenin hızlı demiryolu ağlarıyla örülmesi ve limanlara hızlı erişimin sağlanması lojistiği sorun olmaktan çıkaracaktır. Bu da üretimin ve sanayinin ülke geneline yayılmasına zemin hazırlayacaktır.” Yapılması gerekenin altını kalın çizdi


Ayrıca yapılan elzem yardımlardan bazıları


Oksijen tüpü, yiyecek ürünlerin uzun süre muhafazasını sağlayan termo boxlar, yakmaya hazır odunlar, çadırlar, ilaçlar, gibi rutin ihtiyaçlarla birlikde gönderdiklerinden örnekler verdi. Devletle,TOBB ile koordinasyon halinde çalışmalara devam etdiklerini ifade etdi. 


Avdaagiç İstanbul sanayisinin uzaklaştırılması görüşlerine karşı İstanbul’un GSMH 'nın % 30.4 ünü oluşturduğunu yaklaşık olarak bunun parasal anlamı 300 milyar dolar örneğiyle uzaklaştırılması yerine yapıların sağlamlaştırılmasını vurguladı.



8 Mart Dünya Kadınlar günü ve 18 mart Çanakkale ile ilgili konuşmalar gerçekleştiren Avdagiç, Mehmet Akif Ersoy’un kublelerinden söz ederek ruhda güçlü ve beraber olmamızı vurguladı.

Meclis üyelerin konuşmalarıda yine deprem ile ilgili yardım konularıydı.


yilmazparlar@yahoo.com

1/14/23

İTO Ocak 2023 Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  İTO Ocak 2023 Meclis Toplantısı

Başkanlığını Şekib Avdagiç!in yaptığı İstanbul Ticaret Odası (İTO) aylık meclis toplantısını 12 ocak 2023 Perşembe günü gerçekleştirdi.



İTO Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken açılış konuşmasında ekonomik rakamlar paylaştı. Ticaretde duygusal davranışla olumlu rol oynanacağını vurguladı. Yapılan faaliyetlere değindi.



 Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İstanbul emniyet müdürü ve yardımcılarıyla, Oda Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile bir araya geldiklerini önemli konuları müzakere etdiklerini aktardı.

Gündem maddeleri okundukdan sonra İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’i kürsüye davet etdi.

Başkan Şekib Avdagiç, “İlk meclis toplantısını sizden olumlu katkılarıyla ortaya koyacağımız yeni perspektifler de çok daha verimli geçmesini diliyorum. Toplantımızın ekonomik ve ticari hayatımıza da hayırlı konuda getireceğine eminim. 



Ocak ayının istanbul Ticaret Odası camiası için gerçekten farklı bir anlamı var.15 ocak 1882. Dersaadet yani istanbul Ticaret Odası olarak resmen faaliyete başladığımız kapılarımızı istanbul'da tüccarlara açtığımız tarih bundan 3 gün sonra 141.inci yılına gireceğiz. 

İTO Türkiye'de üretim teknolojisi yerleşmesine üretim için gerekli ulaşım ve mevzuat altyapısının oluşmasına katkıda bulundu. Türk özel sektörünün oluşumlar girişiminde ve dünya açılışına adeta rehberlik etdi. 141 yılımıza gireceğimizi şimdiden yılınızı kutluyorum. “dedi

Avdagiç, özetle  “Pandemi sonrası toparlanma süreci arkasından ortaya çıkan Rusya, Ukrayna savaşı ile beraber enerji başta olmak üzere piyasa yaptığını biliyorsunuz.

Bu yükseliş, son 45 yılda bütün dünyada farklı farklı karşılığı olsada rekor enflasyon verilerinin gelişmesine yol açtı. 

Merkez bankaları bununla mücadele için bir şekilde faiz artırma yoluna gittiler. 

Dünya ekonomisindeki tehlikeler ve riskler geçmiş değil. Belirsizlikler çok fazla. 

Resesyon ya da zayıf büyüme daha yüksek işsizlik anlamına geliyor.

Bu arada dünyadaki enflasyon seviyesi, gevşeme politikalarıyla ve artışa rağmen faiz oranlarıyla maalesef uyumlu değil.  



Dünya ekonomisindeki tüm bu saydığımız belirsizlikler, resesyon ve sıkılaşma, dış ticaretimizin içinde deniz oluşturuyor 

Ekonomik istikrarın sürmesi, ülkemizin geleceği için çok önemlidir. Ekonomi, ekonomik ve siyasi istikrarın birinci koşulu.

Çünkü çalışma hayatındaki dengeler, barışın, üretimin, istihdamın ve ihracatın itici gücü olduğunu biliyoruz.” Şeklinde konuşmasını sürdürdü.  

Avdagiç, "Zincir marketlerin birbiri ardına birçok üründe fiyat dondurmaya gitmesinin son derece değerli olduğuna inanıyoruz." Dedi

Ekonomik rakamlarla ilk çeyrek ve yıl yarısının öngörülerini yaptı.


 

Avdagiç,   "Hem 2023 yılında uygulanacak yeni asgari ücret artışını hem de EYT’ye getirilen çözümü iş barışı ve toplumsal refahın tesisi bakımından önemli adımlar olarak görüyoruz. Çalışanların enflasyon karşısında kaybettikleri alım gücü, mutlaka korunmalı ve üstüne makul oranda da refah payı verilmeli. EYT’yi de çalışma hayatımız için bir tazelenme fırsatı olarak görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.



Komite üyelerin komiteleri hakkında konuşmalarında sonra Başkan Şekib Avdagiç değerlendirme yaptı.

yilmazparlar@yahoo.com


12/07/22

14. Türkiye'de İş Dünyası Dergisi-Dijital Ekonomi Zirvesi-Yılmaz Parlar

 Dijital Ekonomi Zirvesi


İş Dünyası Dergisinin 14.sayı lansmanında eş zamanlı olarak, oldukca hiperaktif geçen son derece faydalı ve başarılı “Dijital Ekonomi Zirvesi” de düzenlendi.



Ticarileşmeyi Bekleyen Fikirler, Kripto Para Borsaları Piyasa İçin Ne Değer Üretmeli?, E-ticaret ve E-ihracattan e-hayata” konulu paneller yoğun ilgi gördü

Dijital Ekonomi Zirvesi, Türkiye'de İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak ve protokol açılış konuşmasyla birlikde başladı.



Ekonomiyi Ölçmek zorlaştı


Bugünün ekonomisindeki yenilik, büyüme ve iş yaratmanın en önemli itici gücüdür. Dijital ekonomi, işletmelerin çalışma şeklini değiştirdi ve onlar için yeni fırsatlar yarattı. 


Aynı zamanda tüketicilerin davranış biçimini de değiştirdi ve onlara daha fazla güç verdi. Bu değişikliklere rağmen, giderek dijitalleşen dünyanın ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini anlamamıza yardımcı olan çok az istatistiki bilgi mevcut. Giderek Dijitalleşen Bir Dünyada Ekonomiyi Ölçmek zorlaştı.



Teknoloji ve sosyal trendlerin sağladığı ekonominin dijitalleşmesi, ekonomik aktörlerin davranış biçimini değiştiriyor. Kısa bir süre önce, çoğu insan tatil rezervasyonu yapmak için bir seyahat acentesi kullanır ve yeni bir çift ayakkabı almak için "gerçek mekanda faaliyet gösteren" bir mağazaya gider veya en yeni filmleri izlemek için bir DVD veya VHS kaseti kiralardı. 



Bugün, bunu evlerimizin rahatlığında yapabiliyoruz. Her şeyin dijitalleşmesi hem iş hem de kişisel yaşamımızı dönüştürürken, şu anda ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri anlamamıza yardımcı olacak çok az bilgi var. Bilginin her yerde olduğu Google gibi basit bir komutla elde edilebildiği dijital çağda, dönüşümü anlamamıza yardımcı olacak temel istatistiklerden yoksun olmamız oldukça ironik. 


İhlas Medya Grubu bünyesinde yayınlanan Türkiye'de İş Dünyası Dergisinin yeni sayısının açılış konuşmasında Celal Toprak "İş dünyası ile start-up'ları buluşturan bir misyon üstlendik" sözü zirveyi özetlediği gibi dijitalleşen ekonominin Türkiye'nin ekonomik anlamda gelişmesinin önünü açacabileceğinin altını çizdi.





Dergi içeriğinde dijitalleşmeyle, teknolojiyle ilgili konuların yer aldığını belirten Toprak,  İş dünyası ile start-up'ları buluşturan bir misyon üstlendiklerini vurgulayarak, “Bu köprüyü kurmanın Türkiye ekonomisi adına önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Dijital olmayan ekonomiler gelecekte olmayacak. Bunun farkındalığını sağlamalıyız. Hayatın her alanında dijitalleşebilirsek farklı bir kulvara girmiş olacağız. İş dünyası dergimize sahip çıktı, iş dünyasında bir boşluğu dergimizle doldurduk'' sözleriyle birlikde, Cumhurbaşkanlığı himayesinde sürdürülmekte olan ve yerel ekonomiye destek amaçlayan “Beni Hafife Alma” Projesiyle Konuşması sürdürdü. 

Beni Hafife Alma” projesiyle Ordu’da başlatılan yumurta üretkenliği ve dünyaya ihracat seferberliği gibi çok çeşitli ürünlerle tüm Türkiye şehirlerine yayılması misyonunu da ilave etdi. 

Panellerde; Ticarileşmeyi Bekleyen Fikirler ve başarılı Hikayelerde Moderatör Dj Mod Kurucusu Doğukan Kılıç Varmı APP Kurucusu Halil İbrahim Yüksel’e Startup hakkındaki sorusuna, Yüksel, insanların günlük ihtiyaçlarına yakın çevrelerinde çözüm bulmalarına yardımcı olmak için bir “hizmet marketi” olarak oluşturulmuş, Türkiye merkezli bir start-up'olduğunu belirtdi. Varmı kapsamındaki hizmetler, onarımdan öğle yemeğine kadar oldukça geniş olduğunu, kişilerin gerek kendi mesleki alanları dahilinde hizmet vermek, gerekse hizmet almak için Varmı'ya üye olabileceklerini izah etdi.

Kripto Para Borsaları Piyasa İçin Ne Değer Üretmeli?,: Levent Karadağ, “Yine metafor sokak savaşlarına baktığımızda da oradan logosu hukukçularla normal hukukçuların savaşları başlayacak. Yani bu aslında şöyle de getiriyor, blockchain'in kripto parası, borsaları insanlar yavaş yavaş durmalı işlerin başına geçmeye başlayınca farklı bir yere getirebilirler Türkiye'yi. Yani Türkiye'deki işsizliği de değinmek açısından 10 sene evvel. Ingiltere'de yaklaşık olarak 30 tane gençlik merkezini gezdiğimde üniversite okuyan kimseye rastlayamadım. Doğrudur çünkü gerek yok ki, okumuyorum diyor. Zaten bir gelir durumu var. O nedenle gerçekten yani benim alanım. Firmaların şu andaki kafası karışık insanların nereye yatırmaları gerektiğini ama bu gençlere güvenmeleri belki 12 sefer atacaklar ama doğru çıkacaklar aksi takdirde. Hiç olamayacaklar diye düşünüyoruz. Yani yeni dünya üzerinde evet bu. Böyle bir iş yapmak istedim hâlâ. Şimdi 3 sorunu olarak 2023 döneminde. Nasıl bir pazarlama stratejileri gelirsiz diyorsunuz? Neden yapmak istiyorsunuz, nasıl bir planınız olacak? Diğer taraftan da hanımefendinin dediği gibi aslında teknoloji firmaları. Aslında Türk teknoloji firmaları bugün. Mercedes diyor ki rakiplerinden korkmuyorum. Bu bulunmayan işlenmez, korkuyorum diyor. Şimdi baktığınız zaman Amazon banka gibi çalışıyor hem kredi kartı veriyor. Aynı zamanda bankaların diğer firmalarda yavaş yavaş bankalara hizmet sunan firmalar. Kendiniz banka olmaya. Bu önerge sizlerin yani yeni. 2023 te nasıl bir pazarlama stratejileri duruyorsunuz, nasıl bir öngörüleriniz var? Sorulara ortak cevaplar;


Dijital ekonomi insanların mal ve hizmetler için ödeme yapma şeklini değiştiriyor 


Kripto para birimlerinin ortaya çıkışı ve büyümesi, düzenleme ve güvenlik hakkında birçok soruyu gündeme getiriyor Bu, politika yapıcıların, işletmelerin ve bireylerin, giderek daha fazla dijitalleşen dünyanın sosyal ve ekonomik sonuçlarını daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.


Panellere  katılanlara ve başarılı olanlara plaketler verildi


yilmazparlar@yahoo.com


10/12/22

Gastronomi Turizm İlişkisi -Yılmaz Parlar

 Gastronomi Turizm İlişkisi 

7-8-9 Ekim 2022 Tarihlerinde gerçekleşen 4. Afyonkarahisar Gastronomi Festivali kapsamında panellerde düzenlendi. En önemli en yoğun ilgi gören panellerden biri,  Gastronominin Turizm ile  İlişkisi konulu paneldi.



Gastronomi turizmde büyük bir varlıktır. Kültürün bir parçasıdır ve ülkelerin gelenekleri, iyi bir mutfak, herkes için ilgi çekicidir, çünkü hepsi iyi ve lezzetli yemekleri denemek isterler.

Son yıllarda, turizm deneyimlerine ve gıda ile ilgili cazibe merkezlerine giderek daha fazla önem verilmektedir. Küreselleşme güçleri, yerelleşme ve gastronomi ile gıdanın bölgesel ve ulusal kimlik kaynağı ve ekonomik kalkınma kaynağı olarak kullanımı arasındaki ilişkiye özellikle dikkat edilmektedir.

Kalkınma programları, pazarlama faaliyetleri ve turizm ile tarım arasındaki iletişimi içeren gastronomi turizminin gelişimi ile ilgili çok çeşitli çalışmalar yapılmaktadır 

Gastronomi, turistik destinasyonların geliştirilmesi, sürdürülebilirliği ve konsolidasyonu için kilit unsurlardan biri olarak kendini kanıtlamıştır. Özellikle gastronomi, kültür ve turizm arasındaki ilişkinin analizinde tarihi bölgedeki çeşitli restoranlarda yemek yiyen yabancı bir yerin kültürel kimliğinin bir parçası olarak gastronomiye verilen önemi göstermektedir.

“Gastronominin Turizm ile  İlişkisi” konulu panelin moderatörlüğünü Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar üstlendi.  TÜRSAB -Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve Antalya 7 Mehmet Restaurant’ın üçüncü kuşak temsilcisi Mehmet Akdağ panelistlerdi.

Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar açılış konuşmasında; “Yıllarca biz bu konuların içinde de olsak. Herhalde her şeyi öğrenmiş, sonuçlandırmış, bilmiş olmayacağız. En az 25-30 yılında bu işe kendini vermiş, TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ve 25-30 yıldır hem gastronomi hem turizm sektöründe yer almış, sektörün duayenlerinden Mehmet Akdağ ile bugün gastronomi turizmi ilişkisini anlatmaya çalışacağız.” dedi 

Ilk sözü hem TÜRSAB Türkiye Seyahat Acentalari Birliği Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın’a verdi

“Kartın, Turizmin aslında hepimizin hayatının bir parçası olduğunu, krizin son dönemde insanların ihtiyacı haline geldiğini, yeme içme zaten günlük hayatın bir parçası olduğunu, yeme içme uğruna seyahat etmenin son yıllarda popülerleştiği söyledi 

Ömer Kartın, “Ben yeme içme turizminin. İhtisas Başkanlığını yapıyorum. dediğiniz gibi sektörde 30 yılı aşkın yolculuğum var. 20 yıldır da kendi firmam ile alakalı turizmin dünyada farklı yerlerinde bunları yaptım. Sonra bana böyle bir görev verdiler. Teveccüh ettiler. Ben de İhtisas Başkanlığı görevini 2 dönemdir yürütüyorum.”  Şeklinde kendini ifade etdi



Kartın, “Her kentin görülebilir, bir yapısı bir kimliği var. Türkiye'de de faaliyet göstermek gerek. Afyon gastronomiye tercih olmuş, tebrik ediyorum ve gurur duyuyorum. Türkiye'nin önemli kentlerinden biri Adana’lıyım Adana'da bir festival var. Buradayım. Adana’ya gitmedim. Buraya geldim. Gastronomi turizmi demek, bir yerde yeme içme faaliyetlerini yaşamak üzere seyahat etmektedir. 

Özellikle bunu, Çok basit keyif uğruna yeme içme uğruna gidip bunu çoğunuz yapıyorsunuzdur. Hadi kalkıp gidelim. Şurada şunu yiyelim diye küçük manada doldurulacak. Gastronomi turizmi daha geniş paketler halinde tur operatörlerinin hazırladığı ve size o bölgenin, yani tarımından toprağından köylünün üretiminden, hasatından her şeyini anlatan turizm adı gastronomi turizmi diyorum. 

Türkiye'nin çok yerinde zengin mutfak var ama bu yetmez bakın buradaki unvan. Geçmişimize o yemek kültürüne sahip çıkmışsınız ve bunu ileriye götürmek için her türlü adım atılmış üreten mal satan var. Bir de yiyen olduktan sonra 10 numara bir döngü var. Mesela sergi alanında maketleri yapılmış. Ben çok etkilendim.” dedi

Afyonkarahisar Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İhsan Akar, tescilli yemeklerden bahsederek, “Birçoğunu biliyorum ama bilmediğim 56 tanesi beni çok etkiledi. O yüzden hani çok doğru yolda kısa bir bilgi verelim, coğrafi işaretle tescil ürünlerimiz şu an 38 tane. 25 tane de başvuru aşamasında. Toplam 99 coğrafi işaret tescil başvuru markasında Türkiye'de ikinciyiz. Bu tabii bir süreç. 

Bunun pazarlama ticaret boyutu da var. Türkiye'de şu an zincir marketlerde Afyon ürünleri satılmaya başlandı. Avrupa Birliği, coğrafi işareti için başvurduk.” Dedikden sonra  Ömer Kartın’a

“Bu anlamda çalışmalarımız devam ediyor. 2 gün önce TÜRSAB  olarak güzel bir etkinliğe imza attınız, ilk defa Türkiye'de belki de dünya gastronomi şehirlerinde bir gastronomi treni faaliyetimiz vardı. Kısa bir bilgi alabilir miyiz sizden” 

Ömer Kartın “2018  bizim ihtisas Başkanlığı üyeleriyle bir arada toplantıda karar verdiğimiz bir proje. 

Malum dünyada gastronomi çok popüler. Bunun farkındayız zaten içindeyiz. bir de tren seyahati çok popüler. Bu ikisi de bir araya getirerek bir yolculuk yapabilir miyiz diye düşündük. 

Dünya örnekleri şöyle, lüks trenler var, trene çok sınırlı sayıda insan kabul ediliyor. Çok ünlü bir şef pahalı, bir menü hazırlıyor ve çok az kişiye nasip olabilecek bir seyahat oluyor bu. 

Biz böyle yapmayalım, biraz daha demokratik bir tren olsun. Uygun olabilsin. bir de lüksten ziyade yerele hitap etsin. Yerel şöyle olmasını istiyoruz, geçtiği bölgenin bizatihi özel yiyecekleri trende servisi verilecek. O kadar özel olsun ki hep mümkünse kentte de esnafta bulunmasın. Restoranlarda ki otobüste de aynı zamanda şehir esnafında da yemeğini yesinler. 

Restoranlara gitsinler, şehir restoranlarında tadını çıkarmaya devam etsinler. Oradaki daha ziyade köy kadınlarının yaptığı. En az kaybolmaya yüz tutmuş ama trende verebilecek kadar da pratiği olabilen önceden hazırlanmış evlerde direnin geçiş saatlerinde hazırlanacak belediyeler destek olacak. Burada çok önemli sizden de o yüzden çok ciddi destek gördük. 

Belediye lojistiği sağlayacak o kadar kooperatiften alıp trene ulaştırmayı sağlayacak ve trende de turistleri geçtiği coğrafyanın geçerken o bölgede kadınların hazırladığı yemeğin tadına bakacaklar. 

Çok özel bir tren dünyada eşi benzeri yok. Bu treni Türkiye'de birkaç yerde planladık. Adana'dan Niğde'ye, hatta Kayseri’ye kadar uzanan hatdı olacak. 

Afyon Dinar, Denizli hatdında olacak. Birkaç hatda, onlar sürpriz daha çalışmada olduğunu ilan etmiyorum. Yol boyunca yemekler yiyerek bir yerden bir yere ulaşmanız seyahatlerin parçası olarak kullanmaktadır. 

İstanbul'dan bir turist örneğin Afyon'a gelecek. Birkaç gün afyonda afyon'un tadına bakacak her türlü güzel şeyi test erek faaliyetler yaşadıktan sonra trene binip Denizli'ye gidip Denizli'ye aynı şekilde 1-2 günü geçirerek belki uçakla veya başka bir yolla geri dönecek.” Şeklinde projeyi açıkladı 

Mehmet Akdağ. “Ben bir turizm rehberi olarak şunu söyleyeyim, aslında bir numaralı turizm çeşidi gastronomi turizmi derim. Neden insanlar bir şehre ya da bir ülkeye giderken hiç gitmedikleri büyük şehre şu an dünya internet vasıtasıyla büyük bir kütüphane oldu. 

Gittiğimiz şehirde ya da ülkede ne yeriz diye bakarlar ilk önce. Mesela 2 ay önce bir toplantı için Brezilya'ya gittik. Biz dedik ki Brezilya'ya gittiğimiz zaman ne yeriz? 

Mesela Antalya'ya ilk kez gelenler Antalya'da ne yeriz diye bir araştırıyorlardır ya da ne bileyim Konya’ya gidenler İtalya'ya gidenler…

Bu anlamda aslında turizmin ilk temeli esası çeşitlilik sebebi gastronomi diye bir teorim var. Benim doğru aslında ne yeriz dedi derken şöyle orada ne yapıyor. Antalya'ya geldiğinde iyi bir İtalyan mutfağı da bulabiliyor, onlar da ön plana çıkabiliyor ama lokal yiyecekleri daha çok arıyoruz. 

Peki şimdi Türkiye'de sanırım bu konuda bir markalaşma başladı. Yani her şehir buna kafa yoruyor.” Açıklamada bulundu. 

İhsan Akar,   “Sizi de biliyorum Antalya'daki  bu işi olarak içindesiniz. Başka şehirlerde içinde biz gastronomide, marka şehir olduktan sonra 21 şehir, gastronomi, marka şehir dosyası verdi ve biz bu 21 şehrin altına danışmanlık yapıyoruz. 

Fahri olarak siz nasıl bir yol izlediniz diye Afyon'un yıllardır moda şehri olan unvanını biz biraz daha akademik ve unvanlı hale getirmeye çalıştık. 

Mehmet Akdağ “Asıl amacımız bu, şimdi siz de geldiniz. Biliyorsunuz yukarıdaki tarihi konaklarımızı bu işin içine soktuk. 610 konağımız var. 2 tanesi gastronomi faaliyeti yapıyor. Hem tarihi, hem kültürü hem turizm hem gastronomi birleştirmiş olduk. 

Biz gastronomi turizminde düzenlemeyi önem veriyoruz. Bütün mesele düzenleme örneğin coğrafi işaret alınıyor. Ama bunu kontrolü çok önemli. Kontrol edemezsek çok kaybederiz. Örnek hep aynı şeyleri konuşur. Rockford beyinlerini herkes söylüyor. Çünkü çok bilindik. bir marka fransızların küflü peynir eninde sonunda ama çok kıymetli olmasının sebebi kendini harika korumuş. Öyle bir korumuş ki sınırlarının ötesinde rockford köyün dışında bile rokfor markası kullanamıyorsunuz ve sıkı cezalarla bunu kanunlara yazma bilmiş. 

Biz bunu başarmalıyız. Yani coğrafi işaretli ürünlerimizi iyi korumalıyız ki bu da ulaştığımız zaman o zaman zaten hak edenin hakkını verdiğinizde yatırım yapan da daha çok devam eder. 

Yatırımına daha iyi işletmelerimiz çoğalır, daha çok kaliteli yerlere ulaşırız. Turist daha mutlu, oldukça daha da para harcar, daha büyük turizmi ulaşmış oluruz.” Şeklinde ifade etdi. 

İhsan Akar, “Afyon üzerinde sizin bir öneriniz var mı? Gastronomi turizmini hangi aşamaya çıkarmak için nasıl bir süreç işlenmeli, ne yapılabilir?” 

Mehmet Akdağ, “Şimdi çok değerli ürünleriniz var. Bunlarla aslında bazı yemekleri taklit etmeye çalışılmış. Bence bundan bir kurtulmalı, imza yemeklerini çıkartmalı. 

Mesela haşhaşi da kalkıp bir baklavanın içine kullanmayalım, yapılmış, bununla başka bir ürün yapalım. Mesela haşhaşlı unu yapalım. Başka bir şeyler yaratalım. Yani yaratıcılığın oradan çıkartmak lazım” dedi. 



İhsan Akar, “Aradan çıkaralım mı? 

Mehmet Akdağ “Evet, kreatif işler yapmak tamamen imza ürünleri olmalı bence evet.”

İhsan Akar, “ Bu festival için biz 7 oteli kapattı. Bak şöyle bir afyon'daki 5 yıldızlı yaklaşık 16 otelde toplam 30000 yatak kapasitemiz var. Tabii diğer otellerde de misafirlerimiz, müşterilerimiz, gelenimiz, gidenimiz var. bir hafta sonu hareketliliği açısından söylüyorum. Buranın turizm ilişkisine küçük bir örnek, 7 otel. Şu an sadece festival misafirleriyle dolu. Gastronomi turizmi ilişkisi açısından önemli.“ Soru cevapla panel sonlandı.

Panel doğrultusunda tüm fikirleri projeleri icraatları benimseyerek, gerçekdende; Çoğu durumda, tatildeyken dışarıda yemek yemek, tarihi yerleri ve müzeleri ziyaret ederken yaşananlarla karşılaştırılabilir yerel bir mirasın’ tüketimini içerir. Bununla birlikte, bu artan ilgiye rağmen, konuyla ilgili sistematik araştırmalar neredeyse yok olmuştur. Gastronomi ve mutfak mirasının turizmdeki rolü, gelişimi ve geleceği hakkında daha iyi bir anlayış geliştirmek için bu tür festivallerin yerinde etkinlik olduğunu söyleyebiliriz.

Birçok insan sadece gastronomik amaçlar için seyahat eder. Gıda, insanoğlunun temel ihtiyacıdır ve seyahat etmeye karar vermek için ana motive edici faktör haline gelir. 

Böylece gastronomi fenomeni ve dünyadaki rolü turizm keşfedilmeye değer. Bir ülkenin gelenekleri ve ayrıca yemek pişirme sanatı ve kültürü destinasyonun iyi mutfağının önemi çok yüksektir. 

Bölgenin veya ülkenin gastronomi markasını yaparak değerlendirmeli ve turistik tekliflere dahil etmelidir.

Gastronomi turizmi geliştirme planı olmalıdır.  Gastronomi turizmi katkıda bulunmalı sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi, ekonomiyi ilerletmek için itici bir güç olabilir, yeni işler, o alanda çalışan nüfusun gelirinin artırılması vs.

Bazen gastronomi, seyahat etme kararı vermede belirleyici rol oynar. Ayrıca turistlerin genel seyahatten memnuniyeti üzerindeki etkisi önemli. 

Dolayısıyla gastronomi ve turizm konuları çok

gastronomik bir marka geliştirmek ve turizmi teşvik etmek için önemli ve keşfedilmeye değer.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri,  gıda israfı, toplumun güçlendirilmesi için politikalar ve iş stratejileri belirleme,

iş yaratma, gastronomi turizminin daha iyi ölçülmesi ve daha iyi anlaşılması gereklidir.

Tüketici motivasyonları ve davranışları üzerine araştırma ve gastronominin ekonomik etkisinin ölçümü, turizm mesleki eğitim ve öğretimin temel olduğu durumlar gerektirir.

yilmazparlar@yahoo.com


10/03/22

Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu-Yılmaz Parlar

  Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar

Mobilya Sektör Buluşmalarının İlk Durağı İstanbul Oldu

Türkiye’nin en önemli mobilya ve yatak markalarının tek çatı altında toplandığı MOYSAD tüm Türkiye’yi kapsayan sektör buluşmalarının startını İstanbul’da verdi.  “Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar” başlığı ile gerçekleşen ve sektörün önemli temsilcilerini bir araya getiren buluşmada, sektör sorunlarına ilişkin çözüm önerileri tüm detaylarıyla tartışıldı. 



Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük beş ülkesinden biri haline getirmek amacıyla yola çıkan Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği (MOYSAD), söz konusu hedefe ulaşmak için öncelikle kaleyi içten güçlendirmek gerektiği düşüncesinden hareketle sektörün iç piyasadaki gücünü artırmak adına hamlelerine başladı. Bu hedef doğrultusunda Türkiye’nin beş kentinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve İnegöl) “Mobilya Sektör Buluşmaları”nı gerçekleştirmek için harekete geçen Dernek, bu buluşmaların ilkini 29 Eylül’de İstanbul’da başlattı. 



 “Mobilya Sektör Buluşmaları”nın ilkini MASKO’da gerçekleştiren MOYSAD, buluşmada mobilya sektörünün geleceğini mercek altına almak adına sektör temsilcilerini bir araya getirdi. MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen buluşmaya; MOYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Baki Ertekin, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi Hakan Yurdakul, Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu’nun yanı sıra mobilya sektöründen çok sayıda isim katıldı. 



Ertekin: Türkiye’de Mobilya Emek Yoğun Bir Sektör

Buluşmanın açılış konuşmasını MOYSAD Başkanı Dr. Alpaslan Baki Ertekin yaptı. Sektörde faaliyet gösteren dev firmalar olarak, yeni bir vizyon ve misyon etrafında yapılanma fikrini benimsediklerini söyleyen Ertekin, “İyimser olmak için elimizde olan doneler karamsar olmak için piyasada dolanan dedikodulardan çok daha güçlü. Bugün burada mobilya ile ilgili bir buluşma yapıyorsak ‘mobilyanın en önemli adreslerinden birinde olalım’ dedik ve MASKO’da olmayı tercih ettik. MOYSAD’ı Ekim 2021 yılında 21 şirket ve 30 marka ile kurduk. Bizim için ‘mobilyanın büyükleri’ diyorlar; biz mobilyanın büyükleri değil, mobilyada diğer şirketlere öncülük etmeye çalışan şirketleriz. Teknolojisi, üretim kabiliyeti ve yurt dışı tecrübesiyle yaşadığımız ve elde ettiğimiz tecrübeyi diğer şirketlere aktarmak istiyoruz ve bu amaçla bu derneği kurduk. Sektör problemlerini kendi problemlerimiz gibi gördük ve yaklaşık 11 aylık süreçte belirli noktalarda mesafe kat ettiğimizi söyleyebilirim. Ancak yapacak daha çok işimiz var. Türkiye’de mobilya sektörü emek yoğun bir sektör. 65 bin işletmenin olduğundan bahsediliyor ve direk ve dolaylı 500 bin kişiye istihdam ettiği konuşuluyor. Geçen sene 4,8 milyar Dolar bir ihracatımız vardı. Bu seneyi ise 5,8 milyar Dolar civarında kapatacak. İşin kötü tarafına değil bu kötünün içinde bizi farklı kılacak olan şeylere bakmak lazım” dedi.



Her Şey Sektörün Birliği Beraberliği İçin 

Etkinliğe ev sahipliği yapan MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mutlu, 1984 yılında temelleri atılan bugün Türkiye’nin en büyük mobilya kenti olan MASKO’nun sektör için önemine dikkat çekerek; “1998 yılında faaliyete geçen 770 mağazası ile bu büyük mobilya kentinde bu güzel ülkemizin değerli iş adamları ve üreticileriyle bu etkinliği yapmak bizleri onurlandırdı. Ev sahipliği noktasında bize teklif geldiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettik. Sektörün birliği beraberliği ve bütünlüğü için elimizde ne geliyorsa yapmaya hazırız. Bugün sektörümüzün birçok sorunu var. Bunlar arasında enerji sorunu, ham madde sorunu ve fiyatlar ama en önemlisi personel, istihdam problemleri gibi sorunları hem üreticilerimiz hem de diğer sektör üreticileri yaşıyor. Ülkemizde meslek okullarına önem verilmesi gerektiğine inanıyorum. MASKO Mobilya Kenti hem üreticinin hem tüketicinin yıllardan beri arasında bir köprü olmuş iki tarafın da problemini en iyi şekilde bilen bir yapıdır. Bu problemlerin bugün burada konuşulacak olması bizi ayrıca mutlu etti. Bu sorunları çözümünü umarım hep beraber başarırız” diye konuştu.

Buluşmalar, Çözüm Önerileriyle Sektöre Yol Gösterecek

Açılış konuşmasının ardından Türkiye’de İş Dünyası dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Toprak’ın moderatörlüğünde ‘Mobilya Sektörünün Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar’ paneline geçildi. Mobilyanın vücut bulduğu; kumaştan kauçuğa, yaydan süngere kadar olan tüm bileşenlere yönelik sektörün en ince detaylarına kadar masaya yatırılarak incelendiği panel, sorun ve çözüm önerileri ile birlikte sektörün bir üst seviyeye taşınması için birçok fikrin oluşmasına ön ayak oldu. 



“Mobilya Tekstil Gibi Lokomotif Sektör Olabilir”

Türkiye’ye yabancı ortağı getiren ilk marka olduklarını söyleyen Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Türkiye’deki ilk 500 arasındaki ilk 3 firmadan biriyiz. Kelebek ve Biotrend olarak iki tane halka açık şirketimiz var.  Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük çöpten elektrik üreten firmasıyız. Mobilya sektörü maalesef haksız rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Türkiye’de mobilya sektöründeki örgütlenme 2000 yılında başladı. Sektörde 22’nci sıradan 7’nci sıraya geldik. Hedefimiz ise 5’inci sıraya yükselmek. Mobilya sektöründe 330 şirket var. 209 bin çalışan dolaylı olarak ta 500 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Sektörün cirosu 58,7 milyar TL. Sanayi içindeki payı yüzde 1,88, ithalatımız 800 milyona yakın ihracat ise 4,7 milyar Dolar. Bizim sektörümüzde tekstildeki gibi lokomotif sektör olabilir. Bu sebeple de bu sektörü iyi yerlere getirebilmek adına taleplerimizi yinelememiz lazım. Mobilya sektörünün en önemli sorunu olan kalifiye eleman sorununu çözmemiz gerekiyor. Biga’da stant açtık ve ‘arkadaşını getir işçi yap altın kazan’ diye de bir kampanya yaptık. Bu yaptığımız kampanya sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor” diye konuştu.



“Temel Ajandamız İhracatı Artırmak”

Panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Hakan Yurdakul, “2002’den bu yana imalat sektörümüzün de içinde olduğu sanayi sektörümüzün gayrisafi milli hasıladaki payı arttı. Bizim en önemli sorunlarımızdan biri; yüksek orta gelirli ülkelerle kıyasladığımız zaman paramız az. Yani daha ekonomik şekilde ifade edersek; gayrisafi sabit sermaye birikimimiz düşük. Makineler ve fabrikalar özelinde baktığımızda rekabet ettiğimiz ülkelerden yüzde 30 civarında daha düşük bir sermayeden bahsediyoruz. Türkiye’nin böyle bir gerçeği var. Ve ne yazık ki özel sektörümüzün yatırımı da düşük. 2009-2020 arasında OECD’deki özel sektörün payı yüzde 6 artmışken bizde bu rakam yalnızca yüzde 2 artış göstermiş durumda. OECD ülkeleri içerisinde özel sektörün toplam kapitaldeki payında en düşük ülkelerden biriyiz. İhracatımızda ciddi bir dönüşüm var. İhracatımızda bizim nihai malların payı azalırken sermaye malların sayısı artıyor. Yani makine payı artıyor. Eğer markanız yoksa nihai mal üretmenin çok büyük bir kıymeti yok. Eğer o malı siz üretmiyorsanız burada da hayırlı bir gelişme var. Fakat bizim ihracatımız ne yazık ki ara malı ithalatına çok bağlı. Aradaki korelasyon yüzde 90. Türkiye’deki yatırım araçları çok derin ve zengin olmadığı için bizim reel faizle cari dengemiz, portföy yatırımları ve borsamızın performansı arasındaki korelasyon ters. Bizim temel ajandamız ihracatı artırmak ve ihracatın niteliğini değiştirmek” dedi.

Türkiye Geçen Yıl Yüzde 11,2 Büyüdü

OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner mobilya sektörünün ülke ekonomisine katkılarına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Malumunuz çok zor bir dönemden geçti dünya. Aslında 2018’den beri bir küresel yeniden yapılanma varken, taşlar yerinden oynamışken 2020 yılında bir anda pandemiyle karşılaştık. Hadi onu da atlattık derken bir siyah kuğu gibi bu kez Rusya-Ukrayna savaşıyla boğuşuyoruz. Bütün krizlerle mücadelede tek yol olarak krizin üstüne para saçmayı bilen dünya merkez bankaları pandemide de bunu yaptı ve bilançolarını inanılmaz büyüttü. Çok fazla parasal genişlemeye gitti. Ve bu dünyada enflasyonları çılgınca yükseltti kendilerinin dahi hiçbir zaman görmediği oranlara çıktı. Bu süreç tabi bizi çok etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ilave zorluklar getiriyor. Şu anda artan faiz ortamı Avrupa’da ve Amerika’da durgunluğu beraberinde getiriyor. Avrupa’daki savaş, Euro/Dolar paritesini çok olumsuz etkiledi. Mobilya sektörü de şu anda ihracatının önemli kısmını Euro cinsinden gerçekleştiriliyor. Başta Almanya olmak üzere paritedeki bu bozulma yine bir tehdit oluşturuyor. Heterdox dediğimiz bir iktisat politikası ile tüm dünyada 90 merkez bankası faiz artırdı. Faiz artırmayan üç merkez bankası var. Biri Türkiye, biri Japonya, biri de Çin. Büyüme ve istihdamı öncelikleyen bir politika uygulanıyor. Sonuçları geçen sene Türkiye’yi yüzde 11,2 büyüttü. Bu senede ilk yarıda yüzde 5,5 civarında bir büyüme var. Önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde büyümede bir parça gerileme olabilir ama bu yıl da yine muhtemelen büyümeyle kapatacağız.”

Mobilya Sektörü İçin E-Ticaretin Avantajları 

Mobilya sektörü için e-ticaretin avantajlarını dile getiren Hepsiburada İnsan Kaynakları Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu, “2021 yılında ülkemizde e-ticaret hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69’luk artışla 381,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu yılın sonunda yılında e-ticaret sektörünün 600 milyar TL’lik hacmi aşabileceği ön görülüyor. E-ticaret, Türkiye’de büyüdüğü gibi küresel çapta da büyüyor. Dünyada dijitalleşmeyle birlikte ticaretin de evrim geçirdiğini, farklı alanlara doğru kaydığını söyleyen Beyzadeoğlu, “Bu süreçte, ticaretin kendine yepyeni kanallar yarattığını gördüğümüz bir dünyaya doğru evrildik. Bu noktada tüm sektörler için e-ticaret aslında çok önemli bir kanal ve mobilya sektörü de bundan tabii ki payını alıyor ve daha fazla almalı” diyerek, sektörün bu alanda önünde uzun bir yolu olduğuna dikkat çekti. 

E-ticaretten rakamlar eşliğinde bahseden Beyzadeoğlu, “Son iki yılda 7/24 hizmet veren bir e-ticaret sektörünü yaşadık. E-ticaret sektörünün, ihtiyaçlarımızı kapımıza getiren, hatta daha ötesine götürüp, ‘yarın kapında’ gibi bir deneyim yaşattığını gördük. Hepsiburada olarak 88,7 bin aktif satıcımız, 11,7 milyon aktif müşterimiz var. Platformumuzda 130 milyon ürünü bir araya getiriyoruz. Mobilya sektörüne baktığımızda ise e-ticaret açısından gelişme fırsatları görüyoruz. Hepsiburada’da mobilya ve dekorasyon alanında 13 bin satıcımız, 3,7 milyon ürünümüz bulunuyor. HepsiJet XL hizmetimizle, müşterilerimizin sipariş ettikleri mobilya ürünlerini de 81 ilde taşımaya başladık. “Evinde Gör” uygulamamızlaysa kullanıcılarımız, beğendikleri mobilya ürününü uygulamamız üzerinden evlerinde nasıl duracağını görebiliyorlar. Tüm bu uygulamalar ve hizmetlerimizle sektörün gelişmesi için teknoloji gücümüzü kullanmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği yani kısa adıyla MOYSAD, mobilya gibi Türkiye’nin önde gelen bir sektöründe gelişme ve ilerlemeyi ilke edinmiş bir dernek olarak sektörün önde gelen markaları tarafından 2021 yılının Ekim ayında kuruldu. Mobilya sektörüne yepyeni ve yenilikçi bir dernek olan MOYSAD global mobilya sektörünü de hedefleyen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Önce üyelerini ve ardından tüm sektörü mobilya ve yatak üretimiyle ilgili olarak uluslararası arenada söz sahibi haline getirmeyi hedefleyen Derneğin asıl büyük hedefi ise hayallerin bir adım ötesine geçip, Türkiye’yi mobilya üretim ve ihracatında dünyanın en büyük 5 ülkesinden biri haline getirmek. Kurucu üyeleri arasında, alanlarında lider konumda bulunan 20 büyük şirket ve 30’a yakın marka yer alıyor. Bunlar sırasıyla Adore, Alfemo, Bellona, By Kepi, BRN Yatak, Casa, Çetmen, Çilek, Divanev, Doğtaş, Enza, Fatih Kıral, Gündoğdu, İstikbal, İşbir, Kelebek, Kilim, Konfor, Lova Yatak, Modalife, Mondi, Rapsodi, Vize, Yataş, Yatsan ve Zebrano. MOYSAD kurucu üyelerinin ortak özellikleri ihracat, üretim ve ciro bakımından Türkiye mobilya pazarında yüzde 50’den fazla paya sahip olmaları. MOYSAD’ın bir diğer özelliği ise aynı alanda faaliyet gösteren diğer derneklerden farklı olarak, sektörün kayıt altına alma ve kurumsallaşma prensiplerini ön planda tutması olarak söylenebilir.


yilmazparlar@yahoo.com

9/04/22

Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak-Yılmaz Parlar

  Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak

TÜYAP Fuar ve Sergi Merkezinde, 1-4 Eylül tarihleri arasında süren WorldFood 2022 fuarında pek çok panel düzenlendi. En önemli olanlardan biri, Yapder Güvenilir Gıda Platform Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü üstlendiği, “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu paneldi.


Öncelikle Gıda güvenliği nedir?Genel güvenliğe göz atalım

Gıda güvenliği, gıdanın hazırlanırken veya yenilirken kullanım amacına uyulması şartıyla tüketiciye zarar vermeyeceği' bir kavramdır.  

Gıda güvenliğinin sağlanması bir halk sağlığı önceliğidir ve gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adımdır. Etkin gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemleri, yalnızca insanların sağlığını ve refahını korumak için değil, aynı zamanda iç, bölgesel ve uluslararası pazarlara erişimi teşvik ederek ekonomik kalkınmayı teşvik etmek ve geçim kaynaklarını iyileştirmek için de kilit öneme sahiptir.

Tüketicilerin güvenli, kaliteli ve uygun fiyatlı gıda ürünlerine yönelik beklentileri yüksektir. 

Güvenilir ve izlenebilir bir gıda tedarik zinciri, tarımsal gıda endüstrisi pazarının en kritik ve vazgeçilmez yönlerinden biridir. Tarım ve gıda üretimi, bir ulusun büyümesi ve gelişmesi için temel araç olmaya devam ediyor. 

Gıda izlenebilirliği, özellikle blok zinciri uygulamalarındaki yeni gelişmelerle birlikte, endüstri ve akademi genelindeki son gıda güvenliği ve kalitesi tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.

“Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” konulu panelde Moderatör Yapder Güvenilir Gıda Platformu Başkanı Celal Toprak, Panelistler; Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, İstanbul Ticaret Odası yönetim kurulu sayman üyesi Ahmet Özel, Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi çok önemli bilgiler paylaştılar.

Son derece hiperaktif panel gerçekleştiren Modeatör Celal Toprak samimi keyifli atmosfer içerisinde “Üretim ve Tedarik Zincirinde Güvenilir Olmak” önemli konuyu mükemmel bir şekilde işlemesini sağladı.


İlk söz verdiği Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, öncelikle Balıkesir’i özetledi. “960 adet kırsal mahallesi yani köyü var.  290 kilometre sahil şeridi içerisinde turizm var. 

Balıkesir'in tarihinden bahsetmek gerekirse Balıkesir. Karesi Beyliği diye geçen bir yer. 1870  yıllarda Balkanlar’daki o ulusal hareketler başlayınca. Her yerden göç alıyor. Balıkesir bu 1870  Balkanlar’dan gelen ve Kafkas’lardan gelen o göçler sayesinde nüfusu 2 katına çıkıyor. 

Yani o günkü nüfusu 230 binken 460.000 civarına çıkıyor ve Balıkesir'in ismi oradan veriliyor. 

Karesi vilayeti olmasına rağmen bal çok demek hisarda yerleşke anlamında kullanılıyor. Yerleşkesi bol manasında kullanılıyor. 

Balıkesir'de gastronomide de gerçekten çok farklı özellikleri olan bir yer. Biz 50 peynirli şehir Balıkesir diyoruz. Dağlarından bal akan ovalarından yağ akan şehir Balıkesir diyoruz. 2 deniz bir şehir Balıkesir diyoruz. 

Hakkıyla balı üreten bir yer. 3 milyona yakın büyükbaş küçükbaş canlı varlığı olan 33 milyona yakın kanatlı varlığı olan bir şehirden bahsediyoruz. Zeytin ağaçları var ve yaş ağaç yaş ortalaması 152- 100 yıl, yani 1000 yıllık ağaçlar da var. 10 yıl önce ekilmiş ağaçlar da var ama değişmeyen bir şey var. Mesela bizim Körfez bölgesi Ayvalık, dünyada İtalya ve İspanya'dan yarışır. bir bölge neden sürdürülebilirliği ve aynı kaliteyi veren ağaçlar var? Coğrafi bölgede en önemli o yeni ekilmiş ağaçların daha şeyi belli olmamış, yani aynı kalitede vermiyor ama 100 yıldır aynı zeytinyağı kalitesini veriyor. 

Demlenerek yemek yapan ızgara kullanılmayan mutfağa çok güçlü balığın 1000 yıl öncesinden tuzlanarak Marina edilmiş mezeleri.” Şeklinde itibarına düşkün üreticelerin sağlıklı ürünlerini anlatdı. 

Ahmet özel. “İstanbul Ticaret Odası'nda da gıda komiteleri başkanlığını yürütmekteyim. Istanbul Ticaret Odası, 640000 üyeli bir Dünya devi kuruluş bu meseleyle. Tüm sektörlerin temsil edildiği meclis üyeleri ve komite üyelerince bir kurum, burada 9 komiteyle biz gıda sektörünü temsil ediyoruz. 9 komitede 30 meclis üyemiz de istanbul'a hizmet etme gayretindeyiz. 

Gıda ihtisas komitesi ne iş yapar? Gıda ihtisas komitesi gıda ile ilgili her türlü sorunu siyasetçilere gündemler ve bu Sektörlerdeki tüccarların gerek sorunlarını gerekçe daha iyiye olmalarına yönelik çalışmaları siyasi erk konusunda. Gerek uyarılarla gerek raporlamalarla gündem haline getirerek kanunlarda yer almasını sağlar. Biz böyle bir kurum ve kuruluşuz. Güvenilir ürün dendiğinde ne anlamamız gerekiyor? Tabii ki gıda sektörüyle ilgili biz daha çok güvenilirlik üzerinde duruyoruz.” dedi

Topkapı Üniversitesi gastronomi bölümünün başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi hilelerin tarihi anlatdı Yunan, İngiltere’den eski hilelere örnekler verdi.

“2 koşulu var birincisi. Yasal gereklilikleri yerine getirmek yasal gereklilikler ne söylüyorsa onları yerine getirmek, ikincisi de tüketici beklentilerini karşılama. Tüketiciyi ne istiyorsa onu yerine getirmek. 

Hilesiz rekabet ortamında toplumun talebini karşılaması lazım.,Hileyi ayırmak, saptamak gerçekten çok zor. Gerçek anlamda 1 gıda hileli mi değil mi? Bunu saptamak o kadar kolay değil ve hilesiz olanları kamuoyuna tanıtmaya başlıyorlar. Kontrol sıklığının iyi belirlenmesi lazım. Yani yapanın yakalanacağını bilmesi lazım. Yakalanması için de kontrolün belirli 1 sıklıkla yapılması lazım. Mesela türkiye'de sanıyorum 700 bine yakın gıda işletmesi var, üreten tüketen ve diğerleri. Satış yeri olarak sanıyorum bunların. 1 tanesine yılda 1 kere bile kontrol yapılamıyor. Oysa bilim diyor ki, üretim yapılan yerlerin yılda 4 kez. Satış yapılan yerlerin 2 kez. Tüketilen yerlerinde en az yılda 3 kez kontrol edilmesi lazım. Ona göre bir sistem kurulması lazım.” Gibi önlemleri dile getirdi. 


Sonuç olarak bizim anladıklarımız; 2050 yılına kadar dünya nüfusu 9 milyara ulaşacak, küresel orta sınıf 2 milyardan neredeyse 6 milyara ulaşacak ve bunun sonucunda gıda talebi 2050 yılına kadar artabilir” diyor. en az iki katı. Peki gezegeni yok etmeden ve geleceğimizi tehlikeye atmadan tüm bu insanlar için yeterli ve kaliteli gıdayı nasıl üretebiliriz?”

Gıda endüstrisinde, tedarik zincirinin verimliliği, kârlılık ve güvenlik için hayati öneme sahiptir. Gıda tedarik zincirinde verimliliği, güvenliği ve üretkenliği artırmak için birçok fırsat vardır.

En son trendlerin gücünden yararlanarak tedarik zincirin etkin bir şekilde yönetilmesi, kârlılığa katkıda bulunması ve tüketicilere güvenli ve kaliteli bir ürün sunulması sağlanabilir.

İletişim bulut tabanlı olduğunda, zincirde yer alan personelin, yöneticilerin ve diğer profesyonellerin kendi rollerini ve sorumluluklarını anlamalarını kolaylaştırarak her bir sürecin ana hatları düzenlenebilir.

Bileşenlerin ve hammaddelerin tedariği, Üretme, İşleme ve paketleme, Depolamak, Toptan dağıtım, Tüketicilere perakende yeniden dağıtım gibi tedarik zinciri aşamalarında; İzlenebilirlik eksikliği, Ürünlerin güvenliğini ve kalitesini koruyamama, Kötü depolama ve depolama uygulamaları, Taraflar arasında yetersiz iletişim, Artan tedarik zinciri maliyetleri, Enerji ve yakıt maliyetleri, Lojistik ve nakliye, insan gücü, Yeni teknolojiye yatırım, Depo ve mağazalarda stok takibi ve kontrolünün yapılmaması, Güvenilir veri toplama, veri kalitesi. Büyük bir sorun gördüğümüz alanlardan biri envanterdir. Maliyetleri kontrol etmek ve kaliteyi korumak ve müşterileri memnun etmek için envanterin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. 

yilmazparlar@yahoo.com

8/22/22

Türki Projesi Neden Mükemmel -Haber Yılmaz parlar

  Türki Projesi Neden Mükemmel 

Diplomatlar Birliği, Türki Cumhuriyetler Projesi

1.nci Karar Toplantısını yapan, BDU- Uluslararsı İş insanları ve Diplomatlar Birliği, Türki Cumhuriyetler Projesi, topraklarında yaşayan, taşında toprağında hatıraları olan cedlerimizin ülkeleri ile olan ilgili proje tüm projelerin özetinide kapsıyor.

Türki Projesi Neden Önemli 



Siyasetin engel olduğu idealist ilişkilerinin realist ilişkilere dönüşerek zayıflayan taraflarını, ancak kar amacı gütmeyen dernek kuruluşların, gönülden istekli fedakar vefalı üyelerin üstün çalışmalarıyla ivme kazandırabilir.

Küreselleşme hareketinin etkisi altında gerçekleşen, ekonomi başta olmak üzere hayatın ve kültürün yeniden biçimlenmesi, modernleşme sürecinin bir ev­resi olarak dünya düzeninin ortaya çıkması­na paralellikle Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerindeki ilişkiler, İletişim ve ulaşım teknolojilerinin de hızla artmasıyla birlikde başlamış olmuşdu. 



Türkiye’nin; ortak dil, tarih ve kültürel bağlarının bulunduğu bu ülkelerle ilişkileri ve işbirliği birçok alanda ortak yarar temelinde hızla gelişmişti.

Türkiye bu ülkeleri ilk tanıyan ve büyükelçilik açan ülke olmuşdu. Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ile çok taraflı iş birliği içine girerken, ilişkilerinin idealist temelli milliyetçi bir yaklaşımla yeniden şekillendirmişdi. 

Bilim, kültür, sa­nat, hukuk, siyaset ve iktisadi alanlarda dünyadaki bütün ülkelerin birbirine daha çok ba­ğımlı hale gelmeleri sonucu küreselleşen bir dünyada tek başına rekabet edebilmenin güçlüğünü anlayan Türkiye ve Türki Cumhuriyetleri, diğer ülkeler gibi bir takım iş birliği içine girdiler…Türk Konseyi (Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbir­liği Konseyi) TÜRKSOY, TİKA, TÜRK-PA, Türk Aka­demisi,. Büyük Öğrenci Değişimi, vs. gibi.



 Kazakistan’ın AGİT zirvesine ev sahipliğine, Azerbaycan’ın BM Güvenlik Kon­seyi geçici üyeliğini üstlenmesine, Türkmenis­tan’ın daimi tarafsızlık statüsünün kabul gör­mesinde, Türkiye destek sağlamışdı.

Gerek,Kazakistan öncülüğünde güvenlik tesisi yolunda bir örgüt olan, Türk­menistan dışındaki bütün cumhuriyetlerin ka­tıldığı, CICA. Gerekse Türkiye’nin öncülüğünde oluşturu­lan ve bütün Türk cumhuriyetlerin üye olduğu ECO (Economic Cooperation Organi­zation) bu ilişkilerin devamıdır.

Ancak ilişkiler, Dış siyasi etkenlerle engellemelerle arzulanan seviyeye çıkamadı ve stratejik bir derinlik kazanamadı. Tüm zirvelerde dile getirilmesine rağmen “Türk Ortak Pazarı” gibi kurumsal bir yapıya dönüşemedi.

Elit üyeleriyle ve yeni katılım dinamikleri ile geniş bir alanda Türki ülkelerle sıcak dostluk ilişkilerle her konuda adımlar atmaya hazırlıklı, BDU 1.nci  Karar Toplantısını Ortak Yaşam Vakfı mekanında gerçekleştirdi.

Başkanlığını Musa karademir’in yaptığı BDU Diplomatlar Birliği Karar Toplantısı son derece hiperaktif geçti. Başkan Musa karademir Genel bilgilendirme konuşmasıyla açılış yaptı.   Genel sekreter Aslı Gültekin sunu gerçekleştirdi. Yönetim kurul üyesi Güney Ferhat Batı, bazı projelerin açıklamalarında bulundu.  

Başkan Musa Karademir “ Diplomatlar Birliği vizyonu neden üstlendim? Neden başlangıç noktasıyla arkadaşlarla ya ben böyle bir konuşma içerisinde olmak istiyorum. Bu yaşamı oynayacağım, vermiş olduğu güveni vermiş olduğu inancın aslında bir tezahürü. Biz birlikte yola çıktık. Birlikte hareket edeceğiz.” Şeklinde birlik beraberliğin kuvvetli bağlar oluşturduğunu dile getirdi.

 Aslı Gültekin . Burada niyetler çok güzel… Buradaki gruptan, seçkin gruptan da fark ettiğiniz üzere toplum önderlerini aramıza dahil ediyoruz.. Bunlar kimler ? İş insanları, siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, topluma yön veren insanlar aramızda toplamak istiyoruz ki hep birlikte bir oluşumda güçlü olalım ve bu anlamda çok güçlü bir STK oluşumu gerçekleştirelim. 

Sebep nedir? Aslında gelişmiş ülkelerde bir kişi birden fazla ortalama 8 STK ye üyesidir. Biz de bu STK yapılanmasını güçlendirmek istiyoruz. Çünkü gelişmiş bir ekonomiye sahip olmak istiyoruz..” sözlerin girişiyle gündemi, BDU yapısını, yapılan çalışmaları, gel,işmeleri, anlaşmaları özetledi.



Güney Ferhat Batı “Birinci Dünya savaşının tezahürü; Daha çok savaş sanayine doğru hızla evrildi. Nihayetinde ikinci dünya savaşıyla kaçınılmaz bir şekilde insanlık yüz yüze kaldı, ikinci dünya savaşı'nın sonuçları dünyamızı bambaşka bir evreye taşıdı. 

Ve acı da olsa gözyaşı da olsa bizleri gerçeklerle yüzleşmemiz sağladı. Peki neydi bu gerçekler? 

Bu gerçekler, savaşın ve çatışmaların son bulması dünyamızın bir büyük dünya savaşının bir daha yaşamaması için, özellikle soğuk savaşın çifte toplu dünyanın, sistemi 1990 başından sonra çöküşünden sonra çok taraflılık dediğimiz çok kutuplu bir dünyaya evrildi. Bu çok kutuplu dünya bildiğimiz işte küreselleşme… Bu bağlamda 21 yüzyılın getirdiği fırsatlar ve tehditler meydan okumalara bakıldığında göz önüne alındığında uluslararası sivil toplum kuruluşlarının öneminin daha fazla arttığını görmekteyiz.” STK önemine vurgu yaptı projeleri açıkladı.

Toplantı aile foto çekimiyle son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com